Güney Azerbaycan Türk’ü Şair Yazar Mehdi Dehkan ile Röportaj

 

Hocam merhaba. Öncelikle röportaj teklifimi kabul ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Dilerseniz sohbetimize sizi tanıyarak başlayalım?

Merhaba. Bu anlamlı çalışma için ben sizlere teşekkür ediyorum. Tabiki. Ben Mehdi Dehkan 1993 yılında, İran’ın Batı Azerbaycan eyaletinin Urmiye şehrinde doğdum. Urmiye Üniversitesi kültür sanat bölümü mezunuyum ve hala ayın üniversitede akademik çalışmalarıma devam ediyorum.

Edebiyat alanında birden fazla çalışma yaptığınızı görüyoruz. Edebiyatla tanışma süreciniz nasıl oldu?

Aslında tüm genç Azerbaycanlı şairler gibi bende rahmetli üstad Şehriyar’ın şiirleriyle çok küçük yaşta tanıştım ve daha 12 yaşımdayken üstad Şehriyar’ın Haydar Baba şiirini okuyarak benim kalbimde, fikrimde ve her düşüncemde bile bir edebi ve his ve duygu ufak bir gonca olmaya başladı. İleri yaşlarımda bu gonca yavaş yavaş açmaya başladı ve edebiyata ve şiire olan hislerim ve duygularım daha arttı. 15, 16yaşlarım hatırlıyorum benimle aynı yaşta olan gençler boş zamanlarında geziye gittiklerinde ben şehrin eski kitap satan mağazalarını gezip param olmasa bile yine de vitrinlerini seyrederdim ve aynı yaşlarda benim için en büyük eğlence eski kitapların sayfalarını koklamak ve onları okumaktı. Aynı yıllarda şiir yazmaya başladım ve ilk şiir festivaline katıldığımda şiirim dereceye girmedi bile ama bu işten hiç yorulmadım. 2011yılından sürekli şiir akşamları, edebiyat programları ve şiir festivallerine katıldım ve geçen yıllar içinde 10 mansiyon ve takdirname kazanmayı başardım.

Peki, Hocam ilk şiirlerinizi yazmaya başlama sürecinizden bahsedebilir misiniz?

İlk yazdığım şiir on yaşımda yazdığım farsça ve aşk isimli bir şiirdi. Çok güzel bir duyguydu benim için. Hiç unutmam ama o dönem aşırı utangaçtım ve şiir yazmamı kimse bilmesin diye yazdığım şiiri halı altında gizledim. Maalesef bir kaç gün sonra annem şiirimi bularak yırttı ve çok sinirlenmişti. İlerde zamanda ailem edebiyatta iyi dereceler ve iyi yerlere girdiğimi gördükleri için sağ olsun birçok yerde destek çıktılar.

Şairliğinizde kendinize örnek aldığınız ve ben bu şaire benzemeliyim dediğiniz bir şair var mı?

Tabi var. Her şairin hususuyla genç şairlerin üstad bir yazarı kendilerine bir yerlere kadar örnek alması gerektiğini düşünüyorum. Ve bir yazarı ve sanatçıyı okuyarak kendini, zihnini ve fikrini  bu yolda geliştirmeli. Benim de örnek aldığım şairler; üstad şehriyar, Şehide Merziye Uskuyi, Mehmet Akif Ersoy, Osmanlı edebiyatı (genellikle aruz veznindeki şiirler), Şehid Alirıza Nabdel (oktay), Samet Behrengi, Bulud Karaçorlu, Habib sahir, Bahtiyar Vahapzade, Samed Vurgun, Mikayil Müşfik ve günümüzde yaşayan birçok şairden örnek ve bazen ilham alıyorum.

Yazarların içinde de  karakter ve bilgin bir insan olarak tarihçi yazar sayın Prof.Dr.İlber Ortaylı’yı sadece kendim için değil okuyan tüm Türk gençliğine iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum.

Siz bugün itibari ile kendinizi edebiyatın ve sanatın hangi alanına yakın görüyorsunuz?

Genelde benim eserlerimi okuyan ve sevenler beni şiirlerimle tanıyorlar, ama sanat olarak şiir yazmanın yanı sırası yaklaşık 6 yıldır gazetecilik yapıyorum. Çeşitli konularda bu güne kadar 4 kitap yazdım ve çok yakında ‘’Benim Halkım Böyle Yaşar’’ (Urmiye halkının yöresel kültürü) isimli ilk kitabım İran’da yayınlanacaktır. Kitap yazmanın yanı sırası bu güne kadar 120 yakın tarih ve edebiyat konulu makalem Türkiye, İran, Irak ve Azerbaycan’da Türkçe, Farsça ve İngilizce dillerinde birçok dergi ve gazetede yayınlanmıştır.

Ayrıca İran’ın Batı Azerbaycan eyaletinin yerel kanalında ‘’Aman Ayrılık’’ isimli bir programın sunucusuyum ve bu programda Batı Azerbaycan’ın eski sanatçı ve yazarlarını ve bilim insanlarını tanıtmaya çalışıyorum. Hatta ilerde eğer Türkiye ve Azerbaycan’daki televizyonlar tarafından bir teklif gelirse aynı programı kardeş ülkelerde yapmak istiyorum. Tüm eski Türk sanatçılar, bilim adamları ve yazarları tanıtmak isterim. Çünkü bugün geldiğimiz yere eski sanatçılarımızın ve bilim adamların büyük bir emeği var olduğunu düşünerek bizim onları unutmamamızı gerektiğini düşünüyorum.

Güney Azerbaycan’da yaşamak yazı hayatınızı nasıl etkiliyor?

Aslında hayatımda her zaman güney, kuzey, cenup, şimal ve batı doğu düşünmeden siyasi ve coğrafi sınırları tanımadan sanatımı yapıyorum ve yapmayı istiyorum. İran coğrafyasında yaşayan her dilden ve etnikten şair dostlarım ve arkadaşlarım var ve birlikte iyi çalışmalar yaptığımızı düşünüyorum. Ama bir Azerbaycanlı ve Türk bir şair olduğum için çok gururluyum. Bu topraklarda doğduğum için çok mutluyum ve bu gururum için ‘’Selam Türk’ün Dünyasına’’ şiirini yazdım ki birçok ülkede yayınlandı. Hal bu ki bir gerçeğe hepimiz inanmalı ve anlamalıyız. Biz hepimiz Orta Doğu’nun zengin topraklarının yoksul çocuklarıyız. Türk, Fars, Kürt, Arap, Beluç, Laz, Çerkez olduğumuz hiç fark etmiyor ve gelecek yıllarda ikinci dünya savaşından sonraki Avrupa ülkeleri gibi bizde orta doğuda komşular olarak etniksel ve politik sorunları aşmamızı ve çözmemizin gerektiğini düşünüyorum. Birde bölgemizdeki emperyalizmin desteklediği Ermenistan ve İsrail gibi ülkeler var ve ileri yıllarda bu ülkelerin başka devrimci ve vatansever halkların tarafından yerlerine oturacaklarını düşünüyorum ve bu konuda çok eminim. Kudüs İslamiyet’in ve tüm dinlerin ayrılmaz kutsal bir parçasıdır ve özel bir etnik yada dini bir düşünceye ve topluma ait değildir. Yıllarca Osmanlı’nın ve atalarımızın barış içinde hüküm ettiği bir toprakta bugün mazlumların vahşicesine kanlarının dökülmesini başka barışçıl ve özgür şairler gibi hiç istemiyorum ve 2018 yılında bu düşüncelerimi taşıyan ‘’Kudüs’’ isimli bir şiir yazdım ki İran medyasında çok beğeni kazandı. Birde benim bu güne kadar en sevindiğim gün Karabağ’ın kurtuluş günüydü ve o gün ‘’Harı Bülbül’’ şiirini yazdım ki inşallah ilerde bir sanatçımızın bu şiiri bestelemesini gönülden isterim.

Hocam peki bunca yazı çalışmaları içerinde siz hangi alanda okumalar yapıyorsunuz. Özellikle okumaktan zevk aldığınız bir alan var mı?

Genelde şiir, sanat, edebiyat ve son zamanlarda tarih konulu yayınlanan kitapları çok severek takip ediyorum.

İran devletinin yazılarınıza bir baskısı var mı? Var ise baskı altında yazı yazmak sizin yazarlığınızı nasıl etkiliyor?

Genelde bir baskı yok hatta bazen destek çıkanlarda var. Ama bazen yazılar ve çalışmalarımı yayınlarken bazı sıkıntılar ve zorunluluklarla karşılaşıyorum ki buda işin tadı ve tuzu olduğunu ve hayatta savaşmadan hiç bir şeyin kazanılmadığını düşünüyorum.

Sizce yazarlık bir meslek midir?

Kimileri için meslek olarak görülürken kimi çevreler tarafından da meslek olarak görülmemektedir. Ve genelde ülke ve etnik farkı yok. Bazı yazarlar iyi derecede kaliteli ve güzel çalışmalar yayınladığı zaman toplumdaki sevenleri tarafından eserleri çok büyük bir sevgi kazanabilir ve bu tür sevgiler yazarların maddi olarak kazanç elde etmeleri için çok büyük bir yardım olur. Ama bazı yazarlar ve sanatçılar, sanatı sadece kendilerine iyi duygular ve manevi olan iyi hisler kazandırdığı için sanatlarını yapıyorlar, bence her iki kısım bir kazanç elde eder ister maddi kazanç olsun ister manevi kazanç olsun. Benim düşünceme göre sevgiyle sanat yapan için sanatta kayıp eden yoktur. Sanatta her yapılan iş ve çalışma anlayan ve düşünen sanatçı için özel ve sanat hayatında bir büyük tecrübe olarak değerlendirile bilir.

Türkiye’den etkilendiğiniz yazarlar var mı?

Evet, tabi ki var. Hatta yıllardan beri çok yakından tanıdığım. Sanatçı ve gazeteci arkadaşlarım. En çok hayatından ve eserlerinden etkilendiğim şair Türkiye cumhuriyetinin milli marşının şiirinin yazarı rahmetli üstad Mehmet Akif Ersoy ve üstadın sadece Türk Edebiyatı için değil tüm İslam Edebiyatında büyük bir etkisi olduğunu ve bunun için Mehmet Akif yaşadığı süreçte ve vefatından sonra toplumumuzda çok mazlum bir şahsiyet olduğunu düşünüyorum. Gerçekten Mehmet Akif Ersoy’u ve eserlerini dünyaya daha artık tanıtmamız gerekiyor.

Benim Türkiye’de en sevdiğim iki şair daha var birisi İsmail Gaspiralı ve Nihal Atsız. İsmail Gaspiralı tüm Türk gençliğine dilde, fikirde, işte birlik mısralıyla bir ve beraber olmamızı ve birlikte çalışmamızı gerektiğini duyuruyor. Nihal Atsız bize eserleriyle Türk olduğumuzu ve nerden geldiğimizi hatırlatıyor ve bu iki şairin tüm eserleri beni etkilemiştir.

İran’da Türk yazarların ortak çalışmaları var mı?

Tabi var. İran genelinde bu gün belki yüzlerce Türkçe dergi, gazete ve haber ajansı yayın yapmakta ve yayınlanmaktadır. Her yıl ülke genelinde yüzlerce Türk yazarların eserleri yayınlanıyor. 2021senesinde İran’ın Doğu Azerbaycan eyaletinin kültür bakanlığının resmi belgelerine göre sadece 150’den fazla yazarın Türkçe yazılı kitapları yayınlanmıştır. Urmiye ve Tebriz üniversitesinin Azerbaycan Türkçesi dil bölümünden her sene onlarca öğrenci mezun oluyor. Tahran, Tebriz üniversitesi ve bir kaç başka üniversite’de yüzlerce Anadolu Türkçesi bölümünde okuyan öğrencilerimiz var. Ancak bizim yaşadığımız en büyük sıkıntı ilkokullarımızda Türkçe dil ve edebiyat dersi olmamasıdır ki umarım inşallah gelecek yıllarda yeni nesil Türkologların yetişmesiyle bu tür sıkıntılar çözülecektir.

İran’da Türk yazarların ortak bir yazarlar cemiyeti var mı?

Tabi yıllardan beri İran’da Türk yazarların her bölgede kendilerine özel faaliyet yapan cemiyetler var ve yaptıkları programlar ve etkinlikler her zaman halk tarafından büyük sevgiyle karşılanır. Hatta çok yakında haberi yayınlanacak benim yaşadığım şehir Urmiye’de yazar arkadaşlarımla beraber resmi olarak Türk yazarlar derneğini kurmayı düşünüyoruz.

Bir Türk genç şair ve yazar olarak yazar olmak isteyen gençlere bir tavsiyeniz var mı?

Yeni yazmak isteyen ve genç şairler için büyük şairlerimizin ve yazarlarımızın okumalarını ve iyi derecede Türk tarihini ve dünyadaki gündem konuları okumalarını tavsiye ediyorum.

Benimle aynı yaşta olan tüm Türk gençliğine şunu söylemek isterim ki hepsini gerçekten yürekten seviyorum ve tüm Türk gençliğinin çektiği her acıyla benimde kalbimde büyük bir acı beslenir.

Şunu unutmayalım ki; maalesef bugün Türkiye’deki bazı gençler arasında büyük alkol ve uyuşturucu madde alışkanlıkları var. Bu alışkanlıkları bize ithal eden hep emperyalist güçlerdir. Bizi kitaptan ve okumaktan, tüm Türk gençliğini inançlarından ve manevi değerlerinden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Bende başka genç Türk şairleri gibi bu tür kültürümüze ve gençliğimize zararlı olan alışkanlıkların kaldırılması için her gün mücadele ediyorum ve bu konuda benimle aynı yaşta olan gençlere örnek olmak istiyorum.

 

Değerli Hocam röportajımızın sonuna geldik. Bizleri kırmayıp kıymetli vaktinizi ayırdığınız ve bizlerle bu hoş sohbeti gerçekleştirdiğiniz için ben tüm okurlarımız adına sizlere gönülden teşekkür ediyorum. Umuyorum ve diliyorum ki gelecekte nice güzel çalışmaları sizlerle birlikte hayata geçirebiliriz.

Ben de sizlere bu güzel konuşma için teşekkür ediyorum. Elbette sizlerle ortak çalışmalar yapmak bizler için de çok anlamlı olacaktır.

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

Şahin Altıntaş