Türkiye ve İsrail Arasındaki Diplomatik İlişkiler: 1990-2001 Dönemi

İkinci Bölüm

1990-2001 Yılları arası Türkiye-İsrail İlişkileri

Soğuk Savaş’ın son 20 yılında Türk-İsrail ilişkileri bir hayli hararetli geçmiş ve sonunda da kopmuş denebilecek kadar azalmıştır. Soğuk Savaş’ın bitmesiyle birlikte Türk-İsrail etkileşimin tekrardan canlandığı görülmüştür. 1990 yılından itibaren karşılıklı diplomatik adımlar atılmış ve iki ülke de birbirine bu anlamda yakınlaşmıştır.[1] Türkiye, Tel-Aviv’de diplomatik ilişkileri tekrardan büyükelçilik düzeyinde yürütmeye karar vermiş, aynı şekilde Filistin ve İsrail’in Ankara’daki temsilcilikleri de büyükelçiliğe yükseltilmiştir. Üstelik Türkiye hassas olduğu Kudüs konusunda da bir adım atarak Kudüs’teki Türk Konsolosluğunu tekrardan açmıştır.

 

A. Türk-İsrail İlişkisinde Olumlu İntiba

1. Olumlu İlişki Oluşmasının Nedenleri

Türkiye’nin İsrail ile bağlarını tekrar kuvvetlendirmek istemesinin belli sebepleri vardır. Bunlardan biri Filistin ve İsrail arasında bir diyaloğun başlamasıdır. İki ülke sorunların mevcudiyetinden bu yana ilk kez müzakere yoluna girmişlerdir. Bu durum aynı zamanda Türkiye için İsrail ile yakınlaşma sebebi olmuştur. İkincisi, Özal hükümetinin Ermeni ve Rumlara karşı Yahudi lobisine ihtiyaç duymasıdır. Görüldüğü üzere dış politikada bu hamle yapılarak iç siyasete etki edilmek istenmiştir.[2] Bir diğer neden Türkiye’nin Orta Doğu ve Arap ülkeleri ile arasının iyice bozulmuş olmasıdır. İran, Suriye ve Irak gibi ülkelerle iş birliği yapamayan Türkiye, bunlara karşı İsrail ile iş birliği içerisine girmiştir. Son bir sebep ise ABD’nin bölgedeki uydusu olma isteğidir. ABD, Orta Doğu’da belirli ülkelerle yakın iş birliği yaparak bu bölgeyi kontrol etme amacındadır. ABD ile iş birliği içerisine giren ülke, bölgede hegemon güç haline geleceğinden ve İsrail’in bu statüyü kazanabilecek en yakın ülke olduğundan Türkiye, İsrail ile birlikte hareket etmek istemiştir.[3]

2. Antlaşma ve İş Birliği ile İlişkilerin Kuvvetlendirilmesi

Temsilciliklerin en yüksek seviyeye çıkarılması ve konsoloslukların açılmasının yanı sıra bakanların, hükümet başkanların ve devlet başkanların karşılıklı ziyaretleri ile ilişkiler pekiştirmiştir. Yaklaşık 20 yıldır ilişkilerin kopuk ilerlemesinden sonra, her iki ülke de diplomasiyi iyi kullanarak iş birliği içerisine girmişlerdir. Türkiye ve İsrail özellikle ticaret, turizm, tarım, güvenlik ve terörle mücadele gibi konularda stratejik iş birliği yapmışlardır.[4] Bu iş birliği, askeri, ekonomik ve teknolojik branşlarında 1996’da yapılan antlaşmalar ile sabitlenmiştir. Bu antlaşmanın önemli olan noktası şudur ki Avrupa Birliği’nden askeri teçhizat almaktan zorlanan Türkiye, bu açığı İsrail ile kapatmıştır.[5] 23 Şubat 1996’da Askeri Eğitim ve İş birliği Anlaşması, 14 Mart 1996 tarihinde Serbest Ticaret Anlaşması ve 28 Ağustos 1996’da Savunma Sanayinde İş birliği Anlaşması Türkiye’nin askeri anlamda gelişmesinin bu yıllarda neredeyse tamamıyla İsrail’e bırakılmasına verilebilecek örneklerdir.[6]

B. Diplomasinin Rafa Kaldırıldığı Dönem

1. Türkiye ve İsrail Birbirinden Uzaklaşıyor

Ermeni soykırımı İsrail yetkililerince dillendirildiğinde, Türkiye ve İsrail arasındaki etkileşimler yeniden azalmaya başlamıştır. Buna karşılık İsrail’in kuruluş yıldönümü için gerçekleştirilen 10 Mayıs 2000 tarihli resepsiyonuna Türkiye tarafından katılım sağlanmamıştır. Bu gelişmeler iki ülke arasındaki bağı gittikçe zayıflatmakla beraber Türkiye, bölgede iş birliği yapabileceği başka ülkeler aramaya girişmiştir.

Bu dönemin konjonktürü Suriye ile yakınlaşmayı gerektirmektedir. Bundan dolayı Türkiye çıkarları gereği dış politikada Suriye ile daha yakın ilişkiler kurmayı hedeflemiştir. Türkiye, İsrail ile ilişkilerinde daha mesafeli davranması gerekmekteydi. Öyle ki Türkiye, 1960-80 arası bölgede izlediği dış politikasına geri dönerek bir denge kurmayı amaçlamıştır. Ancak bu sefer bu dengeyi kurmak pek de kolay olmayacaktır.[7]

2. İkinci İntifada

Türkiye’nin İsrail ile yakınlaşmasının önüne bir de Mescid-i Aksa olayları geçmiştir. 28 Eylül 2000’de, İsrail başbakanı Ariel Şaron askerler eşliğinde Mescid-i Aksa’yı ziyaret etmiştir. Bunun akabinde Filistinli siviller karşıt gösteriler düzenlemiş ve ikinci intifada başlamıştır.[8] İkinci İntifada hareketinde çok sayıda sivillerin ve gazetecilerin öldürülmesi sonucunda Türkiye yine Filistin yanlı bir tutum sergilemiştir. Dönemin Türkiye yönetiminde olan Cumhurbaşkanı Sezer ve Başbakan Ecevit İsrail’i sert bir dille kınamıştır. Tüm bu olaylar bölgenin barıştan bir hayli uzak olduğunu tekrar gözler önüne sermiş ve Türk-İsrail ilişkileri gün geçtikçe zayıflamıştır.[9]

Az önce belirtildiği üzere Ariel Şaron’un seçilmesi ile el-Aksa intifadası başlamış, İsrail-Filistin arasındaki gerginlikler ve çatışmalar bir hayli artmıştır.[10] İsrail daha da ileri giderek Filistin’e çeşitli operasyonlar düzenlemekteydi ve bu durum artık İsrail’in barışsever bir devlet olduğunun dünya tarafından sorgulanmasına yol açmıştır. Ancak tüm gelişmelere rağmen Türk-İsrail ilişkilerine bir halel gelmemiştir. Hatta dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, Ariel Şaron’a kendisini Türkiye’de daha sık görmek istediğini belirtmiştir.[11] Fakat 2002 senesinde İsrail’in Filistinlilere karşı müdahalesi Ecevit’in bu olayları ‘soykırım’[12] olarak tanımlamasına yol açmıştır.[13] Her iki devletin çıkarı gereği her şeye rağmen ekonomik ve askeri iş birliği bozulmadan sürmüştür.[14]

 

Dipnotlar

[1] Tüysüzoğlu, G. (2014). Değişen Bölgesel Denklemler Işığında Türkiye-İsrail İlişkileri’nde İşbirliğini Tetikleyen Unsurlar. İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, III(3), s. 7-9.

[2] Erhan & Kürkçüoğlu, Türk Dış Politikası… (Cilt II, s. 568).

[3] Erhan & Kürkçüoğlu, Türk Dış Politikası… (Cilt II, s. 569).

[4] Erhan & Kürkçüoğlu, Türk Dış Politikası… (Cilt II, s. 570-576).

[5] Tür, Ö. (2009). Türkiye-İsrail İlişkileri: Yakın İşbirliğinden Gerilime? Ortadoğu Analiz, I(4), s. 2.

[6] Boran, T. (2020). Adalet ve Kalkınma Partisi Döneminde Türkiye-İsrail İlişkileri. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, s. 4.

[7] Erhan & Kürkçüoğlu, Türk Dış Politikası… (Cilt II, s. 576).

[8] Yılmaz, M. (2010). Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Türkiye-İsrail İlişkileri. Akademik Ortadoğu, IV(2), s. 9.

[9] Erhan & Kürkçüoğlu, Türk Dış Politikası… (Cilt II, s. 576-579).

[10] Tür, Ö. (2009). Türkiye-İsrail İlişkileri: Yakın İşbirliğinden Gerilime? Ortadoğu Analiz, I(4), s. 2.

[11] Boran, T. (2020). Adalet ve Kalkınma Partisi Döneminde Türkiye-İsrail İlişkileri. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, s. 4.

[12] Güven, S. (2020). Siyasi Parti Lider Söylemlerinde Türkiye İsrail İlişkileri (s. 60). Ankara: Astana.

[13] Yılmaz, M. (2010). Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Türkiye-İsrail İlişkileri. Akademik Ortadoğu, IV(2), s. 10.

[14] Tür, Ö. (2009). Türkiye-İsrail İlişkileri: Yakın İşbirliğinden Gerilime? Ortadoğu Analiz, I(4), s. 3.

 

Kaynakça

Kitaplar

Bengio, O. (2009). Türkiye-İsrail: Hayalet İttifaktan Stratejik İşbirliğine; “İlk Kez İsrail Arşivleri ve Tanıklarıyla”. (F. Dişkaya, Çeviren) İstanbul: Erguvan.

 

Erhan, Ç., & Kürkçüoğlu, Ö. (2001). Filistin Sorunu; Arap Olmayan Ülkelerle İlişkiler. B. Oran içinde, Türk Dış Politikası: 1919-1980; Kurtuluş Savaşından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar (Cilt I, s. 635-648; 796-801). İstanbul: İletişim.

 

Erhan, Ç., & Kürkçüoğlu, Ö. (2010). Arap Olmayan Devletlerle İlişkiler. B. Oran içinde, Türk Dış Politikası: 1980-2001 Kurtuluş Savaşı’ndan Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar (Cilt II, s. 149-152; 568-579). İstanbul: İletişim.

 

Güven, S. (2020). Siyasi Parti Lider Söylemlerinde Türkiye İsrail İlişkileri. Ankara: Astana.

 

Şahin, T. (2016). Türkiye-İsrail Yakınlaşması; Denge – Stratejik İşbirliği – Gerilim – Normalleşme. Ankara: Hattuşaş.

 

Yeşilyurt, N. (2013). Arap Olmayan Devletlerle İlişkiler. B. Oran içinde, Türk Dış Politikası: 2001-2012 Kurtuluş Savaşı’ndan Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar (Cilt III, s. 438-451). İstanbul: İletişim.

 

Makaleler

Baş, A. (2018). Soğuk Savaş Döneminde Türkiye-İsrail İlişkileri (1948-1991). İsrailiyat: İsrail ve Yahudi Çalışmaları Dergisi, 92-122.

 

Balamir Coşkun, B. (2012). Arap Baharının Gölgesinde İsrail-Filistin Sorunu ve Türkiye-İsrail İlişkileri. Ortadoğu Analiz, IV(42), 28-34.

 

Boran, T. (2020). Adalet ve Kalkınma Partisi Döneminde Türkiye-İsrail İlişkileri. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 28-42.

 

Küçükvatan, M. (2011). Soğuk Savaşın Türk Dış Politikasına Etkileri ve 1957 Türkiye-Suriye Bunalımı. Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, 73-91.

 

Polat, D. (2020). Kuruluşundan Çöküşüne Milletler Cemiyeti Sistemi. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, XIX(76), 1950-1967.

 

Tür, Ö. (2009). Türkiye-İsrail İlişkileri: Yakın İşbirliğinden Gerilime? Ortadoğu Analiz, I(4), 22-29.

 

Tekdal Fildiş, A. (2012). Birleşmiş Milletler’in Taksim Kararı ve İsrail Devleti’nin Yaratılışı. Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 337-348.

Tüysüzoğlu, G. (2014). Değişen Bölgesel Denklemler Işığında Türkiye-İsrail İlişkileri’nde İşbirliğini Tetikleyen Unsurlar. İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, III(3), 588-609.

 

Yılmaz, M. (2010). Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Türkiye-İsrail İlişkileri. Akademik Ortadoğu, IV(2), 49-65.

 

İnternet Kaynakları

Orta Doğu. (2021, Aralık 25). Türk Dil Kurumu Sözlükleri: https://sozluk.gov.tr adresinden alındı

 

Türkiye-İsrail İlişkileri. (2021, Aralık 30). Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı: https://www.mfa.gov.tr/turkiye-israil-siyasi-iliskileri.tr.mfa adresinden alındı

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

Zübeyir Muminoğlu

Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü.