Kapıdaki Düşmanlar

İngiltereliler , Amerikalılar, Fransızlar, İtalyanlar, Ruslar, Çinliler, Araplar ve daha niceleri…
Muhakkaktır ki bunlar ve çok daha fazlası Türkiye’nin savunmasız bir anından istifade edip askeri müdahalede bulunmayı rüyalarında gördükten sonra uyanmaktadırlar sefil ve gafil uykularından. Yine muhakkaktır ki son ve en derin uykularına dek bu rüyayı görmeye devam edeceklerdir. Ancak bu yazımda bahsedeceğim kapıdaki düşmanlar bu ülkeler değildir. Daha doğrusu bu ülkelerin askeri birimleri değildir. Buna mukabil bahsi geçecek konularda doğrudan birkaçının, dolaylı olarak ise hepsi ve daha fazlasının kirli elleri olduğundan şüphe yoktur.
Türk halkının en büyük güçlerinden bir tanesi musibetler karşısında birlik olması, tek yürek ve tek yumruk savaşmasıdır. Bugün karşımızdaki biyolojik tehdide karşıda Türk halkından beklenen, çağlardan beri süregelen birlik ve dayanışma ruhunu ortaya koyması, gereken fedakarlığı ve özveriyi göstererek bu beladan da kurtulmasıdır. Dar kapsamda yaklaşarak , olaya sadece hastalıkla mücadele bakımından bakar isek içimizdeki çürük yumurtalar, gayri ilahi geri zekalılar, fırsatçılar ve aşırı rahatlar haricinde ciddi bir direniş göstermiş ve hastalığa karşı bir taarruz aşamasına geçecek olmanın heyecanını yaşamış bulunmaktayız. Bu bağlamda büyük fedakarlıklar göstererek, kuruyan derenin değirmenini kova kova sularla çevirmeye çalışan, başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere emeği geçen her ferde şükranlarımı iletiyorum.
Amma velakin geniş kapsamda çok daha büyük bir tehlikenin çanları kulaklarımı tırmalıyor. Artık sosyal medyada, son zamanlarda defalarca kendi süksesini katlamış yobazlıklardan başka bir şey ile karşılaşamaz oldum. Birde üstüne neredeyse tüm kanallarda kuduz olmuş bazı siyasilerin bu yobazlıkları destekler nitelikteki salyaları var tabi. Şimdi müsaadenizle şahsımın benliğindeki yobaz sınıfını dolduran bu düşmanları sıralamak istiyorum.
1-Kendilerini İslamcı olarak niteleyip, her şartta ve fırsatta Atatürk’ün bir İngiliz ajanı olduğunu bahis edip, Atatürk’ü İslam’a ve Osmanlı İmparatorluğu’na zarar vermekle suçlayan hadsiz, gafil, kendini bilmez Sabetayist tarikatı destekçileri.
2-Kendilerini Cumhuriyetçi kimliğine bürüyerek, İslam’a karşı her türlü hayasız saldırıyı mubah gören, herhangi bir inancı olmadığı halde başka inançları kendine dayanak sağlayıp toplumda din üzerinden kaos amaçlayan , üstelik tüm bunları Türkiye Cumhuriyetinin kurucu lideri Mustafa Kemal’e ithaf etmeye cüret eden ateist güruh.
3-Kendi doğrularından başka doğru bilmeyen ve kendinde hiçbir yanlış görmeyen, içerisine ışık, dışarısına kör karanlık saçan siyasi sapkınlar.
4- Hükümeti devlet ile karıştırıp, karşıt olduğu hükümetin ona göre her yanlışında içindeki devlet düşmanını biraz daha besleyen havalı su baloncukları.
5- Kendi seçtiği yöneticiler için “kocam değil mi döver de severde” mantığı ile seviyeli ve yapıcı eleştiriden dahi haya eden sükut sahibi mor çatı sakinleri.
6-İstanbul sözleşmesi ile boğazlarımızda artan, aile hayatını, toplum sağlığını ve ahlaki yapıyı tehdit eden, cinsel tercihlerinde kaydırma yapmış sapkınlar ve azgınlar topluluğu.
Listeyi oluştururken aklıma sürekli yeni sıralar gelmekte fakat yazımın akışı ve ruh hâletinizin sağlığı için ilk belirlediğim gruplardan öteye gitmedim. Bu gruplar şuan sadece belirlenmiş yada ifşa edilmiş kitleler olarak gözükse de tarihimizde defalarca gördüğümüz üzere yakın dönemde olası bir sendelemede sorun olacakları kuvvetle muhtemeldir.
Şuan ve olası sorun döneminde Türk milletinin yegane dayanağı, gerektiğinde kalkanları gerektiğinde ise mızrakları, kılıçları ve gürzleri, yine ve yeniden Türk Milliyetçileri olacaktır. İslam’ın miracını gönlünün en güzel yerine saklamış, atalarıyla; sevgi, saygı, rahmet ve hayranlık ilmeklerinden en güçlü bağı kurmuş, tarihinden bulduğu tuğların ışığını geleceğine güneş etmiş, aklı hür vicdanı hür Türk Milliyetçileri, sulhun verdiği sakinlik ile çekildikleri dağlardan heybetli bozkurtlar gibi inerek, toplumu tehdit eden bu unsurlara karşı muzaffer olmaya mukadderdir. Nitekim tarihin tekerrürü bu borcu son nefesimize kadar şah damarımızda taşımayı bize şart kılmıştır.
Allah, harici ve dahili her türlü bedbahta ve küffara karşı durmayı, üstesinden gelmeyi, gelemiyor isek o uğurda şehit olmayı bizlere nasip etsin. Allah ülkemizde oynanan her türlü oyunu boşa çıkarmayı, ve şu fani ömrü bir nebze olsun anlamlandırmayı bizlere nasip etsin.

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

Ahmet Kurnaz

Latest posts by Ahmet Kurnaz (see all)