Atatürk ve Eğitim

Atatürk’ün yaşamına, söylemlerine, devrimlerine, ilkelerine, silah arkadaşlarının ve dostlarının aracılığıyla tarihe not düşülmüş olaylara baktığımız zaman her alanda önder oluşunun yanı sıra eğitim alanında da eşsiz bir lider olduğunu görmemiz zor olmayacaktır.

Türk milletinin yakın tarihine bakıldığında, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk Ulusumuzda eğitimin önemini en iyi anlayanı ve anlatanı, her alanda eğitimin varlığını ve önemini vurgulayanıydı.

Atatürk eğitime o kadar önem veriyordu ki, Türk milletinin varlık mücadelesi olan Kurtuluş Savaşı sırasında dahi cepheye kısa süreli ara vererek Ankara’ya öğretmen temsilcilerini çağırdı ve devamının geleceğine inandığı Maarif Kongresini topladı. Geleneksel eğitimin sorunlarını ortaya koyarak, bu tarz eğitimin milli olmadığını, bilimden uzak olduğunu belirtti ve eğitim alanında yeni bir yol izlenmesi gerektiğini üstüne basa basa tekrar etti.

Atatürk’ün istediği, tasavvur ettiği eğitim sistemi milli, laik, fikir özgürlüğüne saygılı, şiddete dayanmayan bir disiplin sahibi, ahlaklı vatandaşlar yetiştirme gayretinde olan Türk milletine en yakışır “fikri, hür, vicdanı hür, irfanı hür” bireyler yetiştirmeyi amaç edinmiş bir eğitim sistemiydi.

Ulu önderin eğitim alanında en önemli hareketi ise şüphesiz 3 Mart 1924’de eğitimde birliği ve laikliği esas alan, öğretim kurumlarının bütünüyle devlet denetimine girmesini sağlayan Tevhid-i Tedrisat yasasının çıkarılmasını sağlamak olmuştur. Bu kanunla Türk eğitimi yanlış inançlara, batıl fikirlere, taassuba ve irticaya yer verilmemek üzere yenilenmiştir.

Eğitim alanında yapılan en büyük yeniliklerden biri de şüphesiz harf inkılabı olmuştur. Arap alfabesi çeşitli sorunlar ortaya koyuyordu. Bunlardan biri okuryazar olmayan halkın Arap alfabesiyle yazılmış olan her şeye dini anlam yüklemesiyken, bir diğer sorun Arap alfabesinin, Türkçenin doğasındaki sesleri yansıtmakta aciz kalmasıydı diyebiliriz. Bu ve bunun gibi sorunlara binaen 1 Kasım 1928’de ”Türk Harflerinin Kabul Ve Tatbiki Hakkındaki Kanun” Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları tarafından kabul edildi.

Mustafa Kemal’in yazının değiştirilmesine ilişkin düşüncesi birdenbire oluşmuş değildi. Harflerle alakalı çevresiyle daha önce tartışmış ve çevresinin de fikirlerini almıştı. Bu düşünce çerçevesinde bir kurul oluşturulmuş ve bu kurula da “Alfabe Komisyonu” denmişti. Alfabe Komisyonu gerekli araştırmaları yaparak dilimizin doğasına en uygun alfabe olan Latin alfabesini uygun görmüştü.

Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumunun kurulması da Başöğretmen tarafından bize kazandırılan, eğitim açısından önemli kabul edilecek hizmetlerdendir. Türk eğitimi, Türk Tarih Kurumu ile Ümmetçi tarih anlayışı yerine çağdaş, laik bir tarih anlayışı kazandı. Türk Dil Kurumu ile de Türkçe yabancı kelimelerden kurtarılarak zenginliği ortaya koyuldu ve Türk dilinin dünya üzerindeki saygınlığının artırılması amaçlandı.

Atatürk’e göre eğitim sistemini en güzel hale getirecek olanlar öğretmenlerdir. O sebeple öğretmenlerin nitelikli ve çağdaş yetiştirilmesi önem arz etmektedir.

Bugün eğitim dahil her alanda Mustafa Kemal’i görmezden gelenleri, onun adını dahi zikretmekten korkanları bu asil Millet’in affetmeyeceğinden zerre şüphemiz yoktur. Onlar ne kadar görmek istemeseler de Atatürk bu Millet’in en başarılı askeri, mükemmel bir yöneticisi, en donanımlı ekonomisti, en iyi politikacısı ve tarihimizde eşine rastlamadığımız bir eğitimcisidir.

Toplumu yönlendirme, eğitme ve topluma öğretmen olma düsturuyla, öğretmenlerimizin Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde, onun devrimleri ışığında ve onun ortaya koyduklarıyla Türk milletinin çocuklarını Kürşad gibi korkusuz, Fatih gibi zeki, Enver gibi idealist, Atsız gibi mert, Türkeş gibi milliyetçi, yetiştirmeyi amaç edinmeleri gerekmektedir..

” Öğretmenler! Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır.”

M.Kemal ATATÜRK

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

Salih Yozgat

Latest posts by Salih Yozgat (see all)