LAFÜGÜZAF

“Şâirim ammâ ki etmem bîhûde lâfügüzâf.

Ehl-i tab’ u dânişe mâhiyyetim günden ayan” 

                                                      Ziyâ Paşa

Lafügüzaf kelimesi, Türkçe’ ye Farsça’dan geçmiştir. Anlamı bakımından iki kelimenin birleşmesiyle meydana gelen Lafügüzaf, laf ve güzaf kelimelerinin birleşimiyle oluşmuştur. Boş söz ve saçma anlamlarını taşıyan “Güzaf” kelimesiyle; söz, özellikle anlamsız söz anlamlarını barındıran “Laf” kelimesinin birleşmesiyle meydana gelen “Lafügüzaf” sözcüğü, Türk Dil Kurumu’na göre boş söz anlamı taşımaktadır.

Gelelim bizim lafügüzaf konumuza…

Artık bugünlerde devamlı kaçtığım durumlardan birisi. Boş konuşan insan kitleleri.

Peki kime göre? Neye göre? Nasıl?

Günümüzün en önemli kişisel hastalıklarından birisi olarak gördüğüm boş laf hastalığı epeyce yayılmış. Bilse de bilmese de herhangi bir konu hakkında söz söylemek için veya muhabbete dahil olmak için camızın göle… üslubuyla lafügüzaf yapan insanlar.

Bazen neden acaba diye sorduğum oluyor tabi ki kendime. Ama hiç bir zaman sorumu tam anlamıyla cevaplandıramıyorum.

Konudan konuya değişiyor tabi.

Kendini ispatlama, ben de buradayım ben de varım hissiyatı, çok konuşan çok bilir düşüncesi veya sözlerim yol gösterir size mantığı.

Bunlar mı acaba diyorum kendi kendime.

Ve ardından muhteşem kelime “Ne alaka?”.

Peki neden insan değerinin olmadığı kelimeleri art arda sıralar ki. Ortada bir konu var ise bilmiyorsan dinlersin, araştırırsın ve eksik gördüğün yerleri geliştirip tamamlarsın.

Budur bunun felsefesi.

Zor değil aslında insanın insanı anlaması ama kolay da değil anladığını anlatabilmen.

İsterim ki bulunduğum muhabbet ortamında kendini ispatlama çabaları olmasın kimsenin saygıya ihtiyacı olduğunu belli etmesin, ne kadar çok boş laf yaparsa o kişiler o kadar çok itibarsızlaştırdı kendini aslında.

Çözümü mü?

Çok sevdiğim bir cümle var, alıntılayarak aktaracağım sizlere.

“Bir kitap okuyan her şeyi bildiğini zanneder. İkinci kitabı okuyan kuşkuya düşer. Üçüncü kitabı okuyan hiçbir şey bilmediğini anlar.”

Frederick Pollock

 

Ne güzel söylemiş, rahmetli Alman sosyal bilimci ve filozof bay Pollock.

“Elhan duyulmadıkça belâgat giran gelir

Lâfügüzâftan mütehassıl kesel gibi”

Yahyâ Kemal

 

Elimizdeki çağın makinasıyla bir iki cümle görüyoruz ve okuyoruz sonra diyoruz ki tamam işte budur. Artık o konunun tek ustası o kişidir.

Oysa o kadar çok eksik ve yalan yanlış ifadeler geziniyor ki bu alemde, insana iki artı ikinin dört olmadığını bile aşılayabilir.

Yoksa dört değilmiydi?

İşte lafügüzafa yol vermiş oluyoruz.

Hoşuma giden ise bu durum bana bir kelime öğretti; söylemesi ve görüntüsü güzel anlamı kaçtığım ortam olan.

 

Burada sizlere bırakmadan bir de öz eleştiri yapmadan bitirmeyeceğim tabi ki.

“Gerek var mıydı Türkçe’si dururken özü Farsça kelimeyi konu almana?” Yazımızın içeriği dost hane, bolca lafügüzaf yapılan rahatlama terapisi olan arkadaş ortamlarını kapsamamaktadır.

Türk yılmaz Türk usanmaz, Türk önde Türk ileri!

 

Kitap Öneri:

Sapiens – Yuval Harari

Fon Müzik Öneri:

Piyano Turca – Eksik Tebessüm

En iyi Lafügüzaf Grubu:

KFHBTÇ ?

MZHSD

Hasan Süha Doğan

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

Hasan Süha Doğan

Dün Bugün Yarındı..

Latest posts by Hasan Süha Doğan (see all)

1 thought on “LAFÜGÜZAF

Comments are closed.